MAHKEMESİ : Burdur 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen trafik kazası sonucunda oluşan araç hasarı nedeniyle maddi tazminat davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 23/07/2020 tarihinde, davalı …Ş. tarafından sigortalanan aracın, müvekkiline ait araca çarpması ile meydana gelen kaza neticesinde müvekkilinin aracında maddi hasar meydana geldiğini belirterek 250,00 TL araç hasarı, 250,00 TL değer kaybı ve 500,00 TL mahrumiyet bedeli tazminatının 04/08/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, cevap dilekçesi sunmamıştır.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma ve delillere göre zorunlu arabuluculuk şartı gerçekleştirilmeden açılan davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu araç hasarından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kaza tarihinde ve poliçenin düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik:14/04/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin birinci fıkrasında; “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine ilişkin aşağıdaki hükümler uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 18. fıkrasında ise özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmayacağı düzenlemesi yer almaktadır. Kanunun bu özel düzenlemesi karşısında dava şartı olarak zorunlu arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanma yeri bulamaz.
Somut olayda, davacı vekilinin 04/08/2020 tarihli dilekçesi ile davalı … şirketine araç hasarı ve değer kaybına ilişkin tazminat talebi için başvuruda bulunduğu, ancak davalının ödeme talebine cevap vermediği anlaşılmaktadır. Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alternatif uyuşmazlık çözüm yoluna başvuru bulunduğu hallerde dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulamayacağının düzenlemesine göre davacı vekilinin özel dava şartı olarak düzenlenen Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi kapsamında zorunlu başvuru şartını yerine getirdiği gözetilerek işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.