Giriş
Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesi, hukuki işlemlerin görünürdeki irade beyanı ile gerçek irade arasındaki farkı düzenleyerek Türk hukuk sisteminde muvazaa kavramını tanımlar. Bu madde, hem borçlar hukukunun hem de genel hukuk düzeninin temelini oluşturan “irade ile beyan arasındaki uyum” ilkesinin koruyucusudur.
Uygulamada, kişiler çoğu zaman alacaklılardan mal kaçırmak veya belirli bir hukuki sonucu gizlemek amacıyla muvazaalı işlemler yaparlar. Bu tür durumlarda, TBK m.19 devreye girer ve işlemin gerçek irade ile beyan arasındaki farkı ortaya koyarak hukuki güvenliği sağlar.
Bu kapsamda, Marmaris’te faaliyet gösteren Marmaris Koçak Hukuk Bürosu, uygulamada sıkça karşılaşılan tasarrufun iptali davaları, muvazaalı satışlar ve alacaklıdan mal kaçırma işlemleri gibi konularda TBK m.19’un nasıl uygulanacağına ilişkin önemli hukuki çözümler sunar. Bu makale, TBK m.19’un kapsamını, uygulama alanlarını, Yargıtay kararlarıyla desteklenen içtihatlarını ve özellikle tasarrufun iptali davalarıyla ilişkisini ayrıntılı biçimde açıklar.
TBK Madde 19’un Lafzı ve Amacı
Türk Borçlar Kanunu Madde 19 hükmü şu şekildedir:
“Bir sözleşmenin türü ve içeriği, tarafların beyanlarından çok, gerçek ve ortak iradelerine göre belirlenir. Taraflar, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan bir şekilde görünüşte bir anlaşma yapmışlarsa, bu anlaşma hükümsüzdür. Ancak tarafların gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları gizli sözleşme, şekle aykırı olmadıkça geçerlidir.”
Bu madde üç temel unsuru düzenler:
-
Hukuki işlemlerde gerçek irade esas alınır.
-
Üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yapılan görünüşteki (muvazaalı) işlemler hükümsüzdür.
-
Ancak taraflar arasında geçerli bir gizli sözleşme varsa ve bu sözleşme kanunun öngördüğü şekil şartlarına uygunsa, bu gizli sözleşme geçerliliğini korur.
TBK m.19’un amacı, görünüşteki işlemlerle hukuk düzeninin yanıltılmasını engellemek, üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak ve dürüstlük kuralına dayalı bir hukuk güvenliği tesis etmektir.
Muvazaa Kavramının Tanımı ve Türleri
Tarafların aralarında yaptıkları bir işlemi, üçüncü kişilere karşı farklı bir şekilde göstermeleri veya hukuki sonuç doğurmasını istemedikleri bir işlemi yapmış gibi göstermeleridir.
Muvazaa ikiye ayrılır:
-
Mutlak muvazaa: Taraflar, görünürde bir işlem yaparlar ancak aslında bu işlemin hiçbir hukuki sonuç doğurmasını istemezler.
-
Nisbi muvazaa: Taraflar, görünürdeki işlemin arkasında gerçek bir işlemi gizlerler.
Örneğin, bir borçlunun mallarını alacaklılarından kaçırmak için yakın akrabası üzerine göstermelik bir satış yapması, nisbi muvazaa örneğidir. Bu işlemde görünürde satış sözleşmesi vardır, ancak gerçekte bir satış iradesi yoktur; amaç malvarlığını alacaklıdan kaçırmaktır.
Marmaris’te gayrimenkul ve ticaret hukuku alanında faaliyet gösteren Marmaris avukat ekipleri, muvazaalı işlemlerin tespitinde ve iptalinde TBK m.19 hükmünü temel alarak hareket eder.
TBK Madde 19 ile Tasarrufun İptali Davası Arasındaki İlişki
Tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı işlemlerin iptali için İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
TBK m.19 ve İİK 277 vd. hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, her iki düzenlemenin de ortak amacı alacaklıların korunması ve hukuki işlemlerde dürüstlüğün sağlanmasıdır.
Muvazaalı işlemlerle yapılan tasarrufların iptali için alacaklı, genellikle şu yollara başvurur:
-
Muvazaa sebebiyle hükümsüzlük davası (TBK m.19 uyarınca)
Alacaklı, işlemin baştan itibaren hükümsüz olduğunu ileri sürer. -
Tasarrufun iptali davası (İİK m.277 vd. uyarınca)
İşlemin geçerli olduğunu kabul eder; ancak bu işlemin kendi alacağını tahsilini engellememesi için iptalini ister.
Bu iki yol arasında fark, muvazaa davasında işlemin geçersizliği, tasarrufun iptali davasında ise işlemin alacaklı bakımından hükümsüz sayılmasıdır.
Marmaris Koçak Hukuk Bürosu, özellikle alacaklıların haklarını koruma noktasında bu iki hukuki yolu birlikte değerlendirerek müvekkillerine etkin çözüm sağlar.
TBK Madde 19’un Uygulama Alanları
TBK m.19’un uygulandığı başlıca alanlar şunlardır:
-
Gayrimenkul satışlarında muvazaa: Özellikle tapu kayıtlarında düşük bedelli satış gösterilmesi veya gerçekte bağış olmasına rağmen satış gibi gösterilen işlemler.
-
Şirket devirlerinde muvazaa: Hisselerin görünüşte devredilmesi, ancak fiilen aynı kişide kalması.
-
Aile içi devirlerde muvazaa: Borçlunun malını eşine veya çocuklarına devretmesi.
-
Miras hukukunda muvazaa: Mirasçılardan mal kaçırmak için yapılan temlik işlemleri.
Muvazaa, hem tasarrufun iptali davasına konu olabilir hem de tapu iptal ve tescil davası kapsamında ileri sürülebilir.
Marmaris’te bu tür davalar, özellikle taşınmaz mallar bakımından sıklıkla gündeme gelir. Bu nedenle Marmaris avukat kadroları, TBK m.19 çerçevesinde delillerin toplanması, tanık dinletilmesi ve tapu kayıt incelemesi gibi süreçleri dikkatle yürütür.
TBK Madde 19 ve İspat Yükü
Muvazaa iddiasında bulunan taraf, yani genellikle alacaklı veya üçüncü kişi, muvazaanın varlığını ispatla yükümlüdür.
Yargıtay uygulamasında, bu ispat her türlü delille yapılabilir. Tanık beyanı, belge, tapu kayıtları, tarafların davranış biçimi ve ekonomik durum gibi olgular delil olarak kullanılabilir.
Ancak, resmî senetle yapılan işlemlerde muvazaanın ispatı tanıkla mümkün değildir; yazılı delil gerekir.
Bu nedenle, taşınmaz satışlarında tapuda yapılan muvazaalı işlemler için çoğunlukla yazılı delil zorunluluğu gündeme gelir.
Marmaris Koçak Hukuk Bürosu, yerel mahkemelerde görülen muvazaa ve tasarrufun iptali davalarında delil stratejisini titizlikle belirler. Bu yaklaşım, Muğla ili ve Marmaris ilçesi sınırlarında gayrimenkul davalarında en yüksek başarı oranını sağlamaktadır.
TBK Madde 19 ve Hukuki Güvenlik İlkesi
Hukuki güvenlik ilkesi, bireylerin hukuki işlemlerinde dürüstlük ve öngörülebilirlik beklentisine dayanır.
Muvazaalı işlemler bu ilkeyi zedelediği için TBK m.19, bu ilkenin korunmasında önemli rol oynar.
Bir işlem görünürde geçerli olsa bile, gerçekte tarafların iradesine uygun değilse, hukuken korunmaz.
Bu, hem alacaklıların hem de üçüncü kişilerin korunması açısından büyük önem taşır.
Marmaris’te ticari işletmeler, emlak alım satımı ve miras planlaması yapan kişiler, TBK m.19’un önemini dikkate alarak avukat danışmanlığı almaktadır. Böylece ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önüne geçilir.
TBK Madde 19 Kapsamında Gizli Sözleşmelerin Geçerliliği
TBK m.19’un ikinci fıkrası, gizli sözleşmenin geçerliliğini açıkça düzenler. Buna göre, tarafların gerçek iradesine uygun olarak yaptıkları gizli sözleşme, şekle aykırı olmadıkça geçerlidir.
Örneğin:
Bir taşınmaz satışında taraflar, tapuda düşük bedel gösterip gerçekte daha yüksek bedel üzerinde anlaşmışlarsa, gizli sözleşme geçerlidir. Ancak bu gizli sözleşme yazılı yapılmamışsa, resmi şekil şartına aykırılık nedeniyle geçerli olmaz.
Bu husus, tasarrufun iptali davası ile de yakından ilişkilidir. Çünkü borçlunun gerçek iradesi ile görünürdeki işlem arasındaki fark, çoğu zaman alacaklının zararına sonuç doğurur.
TBK Madde 19’un Diğer Kanunlarla İlişkisi
TBK m.19;
-
Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 2 (dürüstlük kuralı),
-
İcra ve İflas Kanunu (İİK) madde 277 ve devamı (tasarrufun iptali),
-
Türk Medeni Kanunu madde 1023 (iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması),
-
Türk Borçlar Kanunu madde 27 (kanuna ve ahlaka aykırılık),
ile doğrudan bağlantılıdır.
Örneğin, bir taşınmazın muvazaalı olarak devredilmesi durumunda, iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımı korunabilir. Ancak üçüncü kişi, muvazaa olgusunu biliyorsa veya bilmesi gerekiyorsa, iyi niyet korumasından yararlanamaz.
Bu durumda, hem TBK m.19 hem de TMK m.1023 birlikte değerlendirilir.
Bu hukuki denge, Marmaris’te görülen taşınmaz ve tasarruf davalarında özellikle dikkat edilmesi gereken bir noktadır.
TBK Madde 19’un Uygulamada Doğurduğu Sonuçlar
-
Muvazaalı işlem baştan itibaren hükümsüzdür.
-
Gizli işlem, kanuna ve şekil şartına uygun ise geçerlidir.
-
Alacaklılar, muvazaa sebebiyle işlemin hükümsüzlüğünü ileri sürebilir.
-
Tasarrufun iptali davası, muvazaanın tespitinden bağımsız olarak da açılabilir.
-
Yargıtay, muvazaanın ispatı konusunda tarafların davranışlarını dikkate alır.
Bu nedenle, TBK m.19’un uygulaması yalnızca hukuki bilgi değil, aynı zamanda güçlü bir delil stratejisi gerektirir.
Marmaris Koçak Hukuk Bürosu’nun Uygulamadaki Rolü
Marmaris Koçak Hukuk Bürosu, TBK m.19 kapsamında görülen muvazaa ve tasarrufun iptali davalarında uzmanlaşmış bir hukuk bürosudur.
>Büro, özellikle Marmaris ve çevresinde gayrimenkul, ticari işletme devri, alacak tahsili ve miras davalarında TBK m.19’un etkin uygulanmasını sağlar.
Büro, müvekkillerine şu alanlarda profesyonel destek sunar:
-
Muvazaalı taşınmaz satışlarının iptali
-
Aile içi devirlerde tasarrufun iptali
-
Alacaklıdan mal kaçırma işlemlerinin tespiti
-
Yargıtay içtihatlarına dayalı savunma stratejisi geliştirme
-
Tapu iptali ve tescil davaları
Bu kapsamda, Marmaris’te faaliyet gösteren deneyimli avukat kadrosu, her davayı yerel koşullara ve delil yapısına göre bireyselleştirir.
Sonuç
Türk Borçlar Kanunu Madde 19, hukuki işlemlerde irade-beyan uyumunu esas alarak, muvazaalı işlemlerin önüne geçmeyi amaçlar.
Bu hüküm, özellikle tasarrufun iptali davalarında, alacaklıların korunmasında ve hukuki güvenliğin sağlanmasında kilit rol oynar.
Muvazaalı bir işlemin varlığı halinde, görünürdeki sözleşme hükümsüz hale gelir; ancak gizli sözleşme, kanunun öngördüğü şekle uygun ise geçerliliğini korur.
Bu denge, hem taraf iradesini hem de üçüncü kişilerin haklarını gözetir.
Marmaris’te faaliyet gösteren Marmaris Koçak Hukuk Bürosu, TBK m.19’un uygulamasında yerel mahkemelerde önemli deneyime sahiptir.
>Büro, muvazaa ve tasarrufun iptali konularında hukuki danışmanlık, dava stratejisi oluşturma, delil yönetimi ve mahkeme temsil hizmetleri sunarak müvekkillerinin haklarını en etkin şekilde korur.
Sonuç olarak, TBK m.19 yalnızca teorik bir madde değil; aynı zamanda adaletin, dürüstlüğün ve hakkaniyetin somut hayattaki yansımasıdır.
>Bu nedenle, her bireyin ve işletmenin hukuki işlem yaparken bu maddeyi dikkate alması, ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi açısından büyük önem taşır.
